HİÇ BİTMEYECEK BİR HEYECANIN TEMSİLCİLERİ
Elindeki meşaleyi elden ele, gönülden gönüle yeni nesillere taşıyan ve bugünün başrolleri kıymetli öğretmenlerimiz, değerli arkadaşlarım;
Bilgeliğin, gelecek nesillere ufuklar açmanın, milletlerin çağı okumalarının adıdır öğretmen. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen Hz. Ali, “Dünyada her şeye değer biçilebilir ama öğretmenin eserine asla değer biçilemez” diyen Sokrates, "yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.” diyen Diyojen de, bu kadar şerefle anılan bir mesleğin mensuplarının ne kadar ağır bir yükün emanetçileri olduğun da hemfikir olmuşlardır.
Hepimiz bilmekteyiz ki milletlerin var oluşlarını da yok oluşlarını da öğretmenler yine baş aktör olarak karşımıza çıkar.
Değerli arkadaşlar;
Unutmayalım ki bu vazifede hammaddemiz insandır ve hata yapma lüksümüz yoktur. Hatamız toplumun felaketi olacaktır. Kuyumcu terazisi kadar hassas, gül yetiştiren bir bahçıvan kadar sabırlı, eserinin üzerine titizlikle eğilen bir sanatkâr kadar özenli olamazsak sarf edeceğimiz onca çaba, ayıracağımız onca vakit ve en nihayetinde ortaya koyacağımız eşsiz özveri bir hayal kırıklığıyla sonuçlanmaktan öteye gitmeyecektir. Bu nedenle bilim öğretirken ilim öğretmeyi, bilgiyi aktarırken yorumlama yeteneği katmayı ve en önemlisi fikir üretmeye teşvik ederken ahlakı öğütlemeyi esas almak birinci önceliğimiz olmalıdır.
Bin yıldır hüküm sürdüğümüz, bir gergef gibi taşına toprağına ruhumuzun ve kimliğimizin sindiği bu vatanda yaşamanın bedeli çok ağır. Bu ağır bedeli daha 4 ay önce iliklerimize kadar hissettik. Bu bedel, bu coğrafya için ne ilk ne de son bedeldir. Bundan sonra da durmaksızın bedel ödeyişimiz devam edecektir. İşte bu bedelin en ağırı da canlarını ortaya koyarak şehitlerimizin ödediği bedeldir. İşte bu bedeli canlarıyla ödeyecek olan nesilleri bizler yetiştirdik. Bundan sonra da yetiştirenin biz öğretmenler olması, bizim işin en temelinde olduğumuzu apaçık ortaya koymaktadır.
Dostlar! İnsan hayatı bazı değerleri ve kutsalları ile anlam kazanır. Bu değerleri de elinde işlenmeyi bekleyen bomboş dimağlara verecek olan bizleriz. Biz ne zaman işimizi ve görevimizi düzgün yapmışsak, düze çıkmışız. Ne zaman da savsaklamışsak en büyük fatura yine bize çıkmıştır. Tarih boyunca bu hep böyle olagelmiştir. Bizler malzemesi insan olan bir mesleğin mensuplarıyız. Bizim işimiz eğitim. Nitekim erdem ve ahlakın temele oturtulmadığı, vatan sevgisi, milli ve manevi değerlerimizle birlikte tarih bilincinin esas alınmadığı bir eğitimin hiçbir işe yaramadığını da gözlerimizle gördük. Bu değerlerle bezenmemiş salt eğitimin, telafisi mümkün olamayacak sonuçlar doğurabildiğini kulaklarımızı çınlatan bomba sesleriyle, yüreğimizi yakan kahpe kurşunlarla, gül bahçelerine yayılmış ayrık otları gibi güzellikleri örtmeye çalışan karanlık zihinlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmasıyla acı da olsa tecrübe ettik.
En üst seviyede eğitim almış olmalarına rağmen “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır.” diyen Yunus’un dahi kemiklerini sızlatırcasına bir kendini bilmezlik içerisinde olan bir güruhun 15 Temmuzda bıraktığı kötü izleri ancak ve ancak, temeline ahlakın ve vatan sevgisinin oturtulduğu bir eğitimle yine bizler silebiliriz.
Kıymetli öğretmen arkadaşlarım,
Bu yol meşakkatli, bu yol uzun, bu yol zahmetli. Lakin “Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.” felsefesini en iyi bilen kişiler olarak sizlerin bu uğurda gösterdiğiniz ve gösterecek olduğunuz fedakârlıklar bu toplumun geleceğini belirleyecek en önemli etken olacaktır. Kelebek etkisi kavramını bilirsiniz. Dünyanın bir ucunda kanat çırpan bir kelebeğin dünyanın diğer ucundaki bir tufanın oluşmasında etkisi vardır. Tıpkı kelebek etkisi gibi sizlerin cehalete karşı yakacağınız her ışık, kaybolmuşlara göstereceğiniz her yol, kuru gürültüye karşı söyleyeceğiniz her söz mutlaka dönüp dolaşıp yankısını bulacak, uçup buhar olduğunu düşündüğünüz her pırıltı en zor zamanda kurak toprakları yeşertecek olan bir yağmur gibi bütün bereketiyle zihinlere yağacaktır.
Bizler teknolojinin saldırılarına kalkan olmakla beraber, hiçbir zaman eskimeyecek, yok olmayacak, insanlık var olduğu sürece mesleklerin anası olan ruhların mimarlarıyız. Teknolojinin göze ve kulağa hitap ediyor olmasının yanında hiçbir yavrumuzun yüreğine dokunamayacağının bilincinde olmalıyız. Beşikten mezara kadar ilim öğrenmek olduğuna göre beşikten mezara kadar öğretmen de olacaktır. Mesleğimizin çıkmazları bizleri çocuklarımıza ilgi göstermeme ihanetine sevk etmemeli. Aksine daha bir şevk ve heyecanla yeni kuşak ve yeni nesillerde benzer sorunların yaşanmamasının iştiyakını göstermeliyiz. Belki de bizi diğer mesleklerden ayıran en önemli farkta bu olsa gerek. Biz yanlışa yanlışla cevap verdiğimiz sürece toplumun iflahı ve ıslahı mümkün değildir. Daha çok gayret, daha fazla heyecan ve daha fazla meslek bilinciyle aşamayacağımız sorun kalmayacaktır.
Şairin “İçim bir deniz, size neyi anlatabilirim / Birkaç damladır çarpan şiirime.” dizelerinde ifade ettiği gibi ne kadar söz söylersek söyleyelim öğretmenliğin ve öğretmenlerimizin kıymetini ve yaptıkları işin ehemmiyetini ifade etmeye çalışmak ancak denizdeki birkaç damlayı ifade etmekten öte olmayacaktır. Bu duygularla tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günün kutluyor, hepinize sağlık sıhhat ve esenlikler diliyorum.
Emrullah AYDIN
İlçe Milli Eğitim Müdürü