Eğitimdeki felsefemiz ´fıtratı korumak olmalıdır...´
Kutsal emeklerine temiz yüreklerini katan saygıdeğer öğretmenlerimiz!
Gözbebeğimiz Bakırköy’ümüzde şanlı istiklalimizle aydınlık istikbalimizi inşa etmenin büyük sorumluluğunu birlikte üstleniyoruz.
Öğretmenlerimizle öğrencilerimiz arasındaki sevgi, saygı ve iletişimi güçlendirme, öğretmenlik mesleğinin değerini toplumun her kesimine hatırlatma vesilesi olan 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimle kutlar; tüm meslektaşlarıma sağlık, mutluluk, esenlik ve başarılar dilerim.
Bilindiği üzere, 1928 yılında Millet Mektepleri’nin açıldığı ve Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan 24 Kasım, Gazi Mustafa Kemal’in doğumunun 100. yılı olan 1981 yılından beri “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Kıymetli Dostlar,
“Öğretmen, bir zekâyı hazır bilgilerle dolduran öğretici değil, öğrencilerini kendi kendilerinin fikirlerini geliştirmek için teşvik eden bir insan olmalıdır.” diyen Alexis Carrel, bir bakıma çağdaş eğitimin başrol oyuncusu öğretmeni tarif etmektedir. Bu öğretmen; stratejik öğretim liderleri olarak, eğitimde paradigma değişimine ve bağlı yeniliklere tam anlamıyla ayak uydurma becerisine sahip, başta bilişim teknolojileri olmak üzere, çağdaş eğitim yöntemlerini, bilim ve teknolojiyi yakından takip eden entellektüeldir.
Hepimiz her koşulda bilmeye, öğrenmeye, araştırmaya, iyilik yolunda çaba harcamaya çağırmakla yükümlüyüz. Gelecek hakkında umutlu olabilmek için “bilmek, anlamak, çaba harcamak ve sorumluluk üstlenmek” gerektiğini unutmamalıyız.
Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Bütün tarih boyunca insanoğlunun en büyük meselesi yine insan olmuştur. Dünyanın hangi coğrafyasında ve hangi çağda yaşarsa yaşasın, insanlar tabiatı terbiye etmek için harcadıkları enerjinin çok daha fazlasını insan için harcamışlardır. Çünkü tabiat bir kere bilgisi çözüldükten sonra idare edilmesi kolay bir alandır. Oysa her doğan insan parmak izinden karakterine kadar kendine özgü özelliklerle dünyaya gelmiştir. İnsanın eğitimi, sırrı bir kerede çözülen ve sürekli aynı mantıkla devam eden kesin kurallara bağlanamamış, her çağda çocuğun ve ergen gençlerin eğitimi konusunda yeni yollar, yöntemler, görüşler ortaya atılmıştır. Bu canlı süreç halen daha devam etmektedir.
Şunu özellikle vurgulamakta yarar var: Çocukların ve gençlerin eğitiminde her kültürün, inancın ve medeniyetin kendi doğruları ve insana bakışı önemli bir rol oynar. Örneğin batı medeniyetine göre insan dünyaya lekelenmiş yani günaha girmiş biri olarak gelir. Bizim medeniyetimizde ise insan fıtraten temiz olarak doğar. Onun kirlenmesi, doğuşundan sonra dünyada olur. Bu farklı bakışlar, çocuk ve ergenin eğitilmesini bire bir etkileyen önemli ontolojik referanslardır. Bizim eğitimimizin temel felsefesi, fıtraten temiz doğmuş insanı, dünyada da aynı fıtrat üzerine yetiştirmektir. Başka bir deyişle eğitim felsefemiz fıtrata saygı üzerine kuruludur. Bu felsefe, insana ve onun tabiatına saygıyı baş tacı yapar. Kişiliği bozmak yerine, koruyup geliştirmeyi amaçlar. Öldürücü silahları niçin öncelikle batının icat edip, kolayca kullandığı sorusunun cevabı, insanın yaratılışıyla ilgili dayandıkları felsefede gizlidir. Bizim medeniyetimiz yaşatmaya, kötülükten korumaya, adaletle paylaştırmaya ve yapıcı ilerlemeye özel bir önem verir.
Değerli Meslektaşlarım,
İnsanın eğitilmesi nasıl insanlık tarihinin en büyük meselesi olmuşsa, bu meseleyi emanet ettikleri insanlar da öğretmenler olmuşlardır. Öğretmenler iyisiyle kötüsüyle tarihin gizli yapıcılarıdır. İnsanlar öğretmenlerin elinden, tarih de insanların elinden çıkmıştır çünkü. Böyle olduğu için, tarihte büyük yer tutmuş medeniyetlerin hepsinde öğretmene önem verilmiş, saygı gösterilmiş, kıymeti tartışma konusu bile yapılmamıştır. Anadolu´nun bir Türk yurdu haline gelmesinde gönül hocası dervişlerin, medrese alimlerinin ve ahilerin meslek terbiyelerinin birinci derecede rolü olmuştur. Osmanlıyı büyük yapan da enderun, medrese ve lonca eğitimidir. Hiç de iddialı olmayan bir cümleyle ifade edecek olursak, Anadolu merkezli olarak kurduğumuz büyük medeniyetin yapı taşlarını koyan, yayılmasını sağlayan da müderrisler, muallimler, çırak yetiştiren ustalar, kalpleri işleyen eğitmenlerdir. Öğretmenler bizim tarihimizin baş aktörleridir. Cumhuriyetin kurulmasından sonra, elde kalan son vatan parçasında insanın yeniden inşası ve tarihin karşısına tekrar çıkışımızda da yine asıl yükü öğretmenler yüklenmişlerdir.
Saygıdeğer öğretmenlerim,
Artık 21. yüzyıldayız ve yeni Türkiye´yi konuşuyoruz. Hiç kuşku yok ki, yeni Türkiye, eğer öğretmenler olmazsa, güzel bir hayalin ötesine gidemez. Dünyanın en genç nüfusuna sahip, geçmişte büyük bir medeniyet kurduğu için mazisi de sağlam olan bu ülkenin, yeniden büyük bir medeniyet olarak kendini göstermesi ve insanlığa hizmet vermesi, öğretmenlerin bu hayale inanmalarıyla mümkündür. Öylesine bir hayal değildir bu. Çünkü dünyanın acilen insan fıtratına saygılı, eşyayı ve maddi dünyayı putlaştırmayan, bilimi insanlığın hizmetine sunan, adaleti arzulayan yeni bir uygarlığa ihtiyacı var. Bu sebeple bugün çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimiz, aynı zamanda geleceğin dünyasını tamir edecek gönül ve akıl ustalarını yetiştiriyorlar. Kuşku yok ki, toplumun değişik kesimlerinin öğretmene saygısı ve bakışı da bu doğrultuda olmalıdır. Çocuklarımızın ve geleceğimizin emanet edildiği öğretmenlerimizin, görevlerini rahatça yapabilmeleri için, onlara her türlü kolaylığın sağlanması, koşullarının daha da iyileştirilmesi şarttır. Tekrar hatırlatmakta yarar var: Öğretmenlerimiz nesillerimizin korunması, kalitelerinin yükseltilmesi ve geleceğimizin inşasında en önemli rolü üstlenen insanlardır. Bu gün yeni bir rolleri daha vardır: Gelecekte dünyanın nasıl bir yer olacağı da, Bizim öğretmenlerimizin fedakarlığı, bakışı ve çabasına bağlıdır.
Emrullah AYDIN
İlçe Milli Eğitim Müdürü